HAVA ve SU KİRLİLİKLERİ
HAVA KİRLİLİĞİ
Yaşamımızın devam etmesi için hayati önem niteliği taşıyan havamızın kirlenmesi insanlık için büyük bir felaket ve böyle devam edersek acınası sonumuza giden yolda büyük bir kilometre taşı.
“Hava kirliliği atmosferde toz, gaz, duman, koku, su buharı, şeklinde bulunabilecek olan kirleticilerin insan ve diğer canlılar ile eşyaya zarar verici miktara yükselmesi olarak tarif edilebilir (Türkiye Çevre Sorunları Vakfı, 1982).”
Havamıza yapılan en büyük tahribat insanoğlu eliyle olsa da çeşitli doğal unsurlar da havamızı kirletebilir. Bu doğal unsurları şöyle sıralayabiliriz;
• Yıldırım nedeniyle çıkan orman yangınları
• Toz fırtınaları
• Polen dağılımı
• Volkan patlaması
Doğal unsurların neden olduğu hava kirliliği insanın havaya verdiği kirlilik yanında çok az bir etkiye sahiptir.
Özellikle sanayi devriminin başlamasıyla insanın havaya verdiği kirlilik gün geçtikçe arttı. Daha sonraki dönemlerde gerçekleşen facialarda hava kirliliğinin katlanarak artmasına neden oldu.
İnsan eliyle hava kirleten unsurlara baktığımızda başlıca şunları görürüz;
• Fabrikalar
• Enerji üretim tesisleri
• Motorlu ulaşım taşıtları
Ülkemize ve dünyamıza baktığımızda hava kirliliğinin olduğu yerlerin sanayi, maden ve enerji üretim tesislerinin yer aldığı bölgelerde yoğunlaştığını söyleyebiliriz.
Tabii ki hava kirliliği sadece bulunduğu bölgeyi etkilemez. Hava kirliliğinin rüzgarla birlikte dağılması diğer bölgelerde yaşayan insanları da etkiler. Ayrıca dünyamıza güneş tarafından gelen zararlı ışınları engelleyen ozon tabakasına verdiğimiz tahribat tüm dünyadaki insan ve diğeri canlıları etkiler.
Hava kirliliğinin atmosferimize verdiği tahribatlar, ısı adası oluşumu, görüş uzaklığının azalması, zehirleyici sis oluşumu, güneş ışınlarının azalması, sıcaklık ve hava akımlarında değişiklerin meydana gelmesi şeklinde sıralanabilir.
Hava kirliliği atmosferimizin yanı sıra canlıların beslendiği doğal ortamı da kirletir. Hava kirliliği toprağı çoraklaştırır, kuraklaştırır ve toprağın kimyasal dengesini bozar. Bu da topraktan besin alamayacağımız anlamına gelir.
Hava kirliliği insanlar üzerindeki etkisine baktığımızda ise en başta solunum yolu hastalıkları ile elde, yüzde ve ciltte tahriş ve sertleşmeye, gözlerin tahrişi ve göz sulanmasına, ağızda ve boğazda yanma hissine yol açtığını görürüz.
Kirli havanın solunma süresine, kirletici maddenin cinsine ve miktarına bağlı olarak daha ağır hastalıklara yol açmakla birlikte, sindirim, dolaşım ve sinir sistemleri üzerinde de hastalıklara yol açabilmektedir.
Peki hava kirliliğini önlemek için neler yapmalıyız?
Fabrikalardaki zararlı gaz salınımı durdurulmalıdır. Kömür ve petrolle çalışan santraller yerine yenilenebilir enerji kullanılmalıdır. Araba yerine toplu ulaşım araçları kullanılmalıdır. Kısa mesafelere bisiklet ile veya yürüyerek gidilmelidir. Evlere ısı yalıtımı yapılmalıdır böylelikle yakacak ihtiyacı minimuma indirilmelidir. Karbondioksit salınım oranı düşük yakıtlar tercih etmelidir.
SU KİRLİLİĞİ
Dünyamızın ¾’ü su olmasına rağmen, suyun insanlar için tüketilebilir olanı olan tatlı su dünya üzerindeki suların sadece %2,5’ine denk geliyor. Ve bunun sadece 1/5 içilebilir bir şekilde dünyamızda bulunuyor.
Hayatımız dünya üzerindeki suların sadece 0.5’ine bağlı. Şu an üç insandan birinin tatlı suya erişimi yok. Bu da hayatımızın devamını sağlayacak olan suyun ne kadar önemli ve değerli olduğunu bizlere gösteriyor.
Buna rağmen insanlar çeşitli yollarla suyu israf edip onu kirletiyorlar.
En basit şekilde örneklendirmek gerekirse dişlerimizi fırçalarken açık bıraktığımız su yaklaşık 20 litre su tüketimine neden oluyor. Veya bulaşıklarımızı bulaşık makinesi yerine elde yıkarsak yaklaşık 80 ila 120 litre arası su tüketimine neden oluruz. Oysa bulaşık makinesi sadece 15 litre su harcayarak bu işlevi yerine getiriyor. Bunu yaparak yılda 26 ila 40 ton suyu kurtarabiliriz.
İnsanlar bu denli hayati öneme sahip olan suyumuzu boş yere kullanmak bir yana dursun onu çeşitli yollardan kirletiyorlar. Buna da su kirliliği diyoruz.
Su kirliliğini tanımlayacak olursak, “Su kaynaklarının kullanılmasını bozacak veya zarar verme derecesinde kalitesini düşürecek şekilde suyun içinde organik, inorganik, radyoaktif veya biyolojik herhangi bir madde bulunmasına su kirliliği denir (Türkiye Çevre Sorunları Vakfı, 1982).”
Su kirliliğine neden olabilecek başlıca faktörleri ise şöyle sıralayabiliriz;
• Evsel atık sular
• Endüstri atık suları
• Petrol kirliliği
• Toksik metal kirliliği
• Zirai ilaçlama sonucunda oluşan kirlilik
• Turizm ve eğlence atıkları
• Petrol kirliliği • Gemi atık kirliliği
• Radyoaktif kirlilik
• Atmosfer sonucu kirlilik
Yukarıda sıralanmış faktörlerin hepsi insan kaynaklıdır. Bu da doğaya ne kadar zarar verdiğimizin bir göstergesidir.
Örneğin evlerimizdeki atık sular her ne kadar diğerlerine nazaran masum gözükse de evde kullandığımız kimyasal maddeli şampuan, bakım ve temizlik ürünleri, yemek yaptığımızda kullandığımız yağ ve israf ettiğimiz her su, kirliliğe neden olmaktadır.
Ayrıca fabrikaların atık suları çevreyi, doğayı ve sularımızı kirletir. Bu fabrikalarda üretilen her ürünün üretimi için kullanılan gereksiz sularda su israfına neden olur.
Fabrikaların atık sularının, zira ilaçlamaların, gemi atıklarının yol açtığı bir diğer durumda yer altındaki su kaynaklarının kirlenmesidir. Bu atıklar çeşitli yollarla topraktan sızarak yer altındaki su kaynaklarını kirletir.
Ayrıca gemi atıkları deniz ekosisteminde yaşayan canlılar için de büyük bir tehlike arz eder. Buradan beslendiğimiz balık ve deniz ürünleri de dolaylı yoldan bizleri zehirler.
Bunların yanı sıra sulara çöp atarak ayrı bir kıta oluşturduğumuzdan haberiniz var mıydı?
Pasifik okyanusunda Türkiye’nin 5 katı büyüklüğünde plastik ve diğer atık maddelerden oluşmuş bir çöplük var. Bu çöplük su kirliliğinden sadece insanların değil aynı zamanda ekosistem içerisinde bulunan diğer canlılarında bu kirlilikten zarar gördüğünü bizlere gösteriyor.
Su kirliliğinin sonuçlarına geldiğimizde ise acınacak bir hale geleceğimizi görürüz. İçme sularımızın kirlenmesi, sularımızın kokması, altyapı hizmetlerinin aksaması, atıklarla daha da ısıttığımız denizlerimizin küresel ısınmayı arttırması gibi sonuçlar insanoğlu için büyük felaket niteliğinde sonuçlardır.
Peki bu sonuçları önlemek için neler yapmalıyız?
Su kirliliğini önlemek için başta tasarruf tedbirleri uygulanmalıdır. Gereksiz su tüketiminden kaçınılmalıdır. Atıklarımızı su yerine geri dönüşüme atmalıyız. Atık sularımız arıtılarak denize verilmeli veya kullanma suyu olarak çeşitli başka alanlarda kullanmalıdır. Kimyevi maddeler yerine doğal ürünlü temizlik ve bakım ürünleri kullanılmalıdır. Ayrıca tarımda kullandığımız suyu da en verimli olabilecek şekilde kullanmalıyız.
Yavuzhan ARSLAN
Yorumlar
Yorum Gönder