SEL & TAŞKIN, KURAKLIK ve FIRTINA

Sel / Taşkın

    Sel, "çeşitli nedenlerle oluşan su kütlelerinin ya da hızı artan bir akarsuyun, canlı ve cansız çevre ile kültürel çevreye zarar verebilecek derecede akış büyüklüğü oluşturmasıdır". Sel, doğanın kendi dengesini koruma mekanizması sınırları içinde kaldığı sürece normal bir hidrometeorolojik olaydır. Ancak Dünya’da çok yaygın ve sık olarak görülen bu olay afete dönüşmesi durumunda, çok büyük can ve mal kayıpları görülür. Etkili olduğu yerde doğal ve yapay çevre büyük ölçüde tahrip olur. Büyük sosyal ve ekonomik sorunlar yaşanır.  Görüldükleri yere göre de seller, yamaç selleri, kıyı selleri, dağlık alan selleri, şehir selleri gibi adlarla anılmaktadır.
       Sellerin oluşumunu ve boyutunu aşağıdaki etmenler belirler:

         İklim özellikleri

         Jeolojik-jeomorfolojik özellikleri

         Bitki örtüsü

         İnsan etkinlikleri

Selin Çevreye Verdiği Zararlar

Sel, farklı alanlarda, akarsu yataklarında, dağlık alanlarda, şehirlerde, kıyılarda oluşabildiğinden, bunların neden olduğu zararlar da sadece su baskınları ile sınırlı değildir. Su baskını, selin neden olduğu zararlardan sadece bir tanesidir. Bundan başka selin daha birçok olumsuz etkileri vardır.

         Kütle etkisi
Hızla akan su kütlesi ile taşınan malzemeler çarptığı her şeyi, canlı ve cansız çevre ile kültürel çevreyi (insan, hayvan, bitki, yol, köprü, bina, fabrika, araba vb.) tamamen ya da kısmen tahrip ederek ya da yok ederek can ve mal kaybına neden olabilir.

         Erozyon etkisi
Yukarı çığırdan başlamak üzere, aşağı çığıra kadar, havza boyunca her yerde yamaç hareketleri hızlanır, büyük miktardaki toprak başka yerlere taşınır.

         Su baskını
Sel, havzanın aşağı kesimlerinde taşkına ve su baskınına neden olabildiğinden, tarım ürünleri, taşınır ve taşınamaz mallar zarar görür, can ve mal kayıpları yaşanabilir.

Sel / Taşkın Olayları ve Türkiye

    Türkiye'de çok sık görülen doğal tehlikelerin başında sel gelmektedir. Değişik nedenlerle oluşan sel, çoğunlukla büyük can ve mal kayıplarının yaşandığı afete dönüşmektedir. Aynı zamanda ülkemizde görülen doğal afetler içinde sel, depremden sonra en büyük ekonomik kayıpların görüldüğü bir doğa olayıdır. Türkiye'nin sel olayına karşı duyarlılığını doğal etkenlerin (iklim, bitki örtüsü topografya vb.) yanında, insanların çeşitli ekonomik, sosyal ve kültürel etkinlikleri de belirlemektedir.
   Türkiye'de 1970-1997 yılları arasında yaşanan sel olayları incelendiğinde aşağıdaki sonuçlara ulaşılır:

         Sel olayları, en fazla ilkbahar ve yaz aylarında görülür. Bunların %51'i Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarında görülürken, en az görüldüğü aylar, sırasıyla Şubat, Kasım ve Eylül aylarıdır.

         Sel olaylarının % 52'si Karadeniz, Akdeniz ve Marmara bölgelerinde yaşanmaktadır.

         Yaz mevsiminde sellerin en fazla görüldüğü ay, Temmuz ayıdır.

         Bu afete karşı en hassas bölge, Karadeniz Bölgesi'dir.

Kuraklık

    Kuraklık, yağışların, kaydedilen normal seviyelerinin önemli ölçüde altına düşmesi sonucu, arazi ve su kaynaklarının olumsuz etkilenmesine ve hidrolojik dengenin bozulmasına sebep olan doğal olay olarak tanımlanabilir.

    Canlıların yaşamı üzerinde çok büyük olumsuz etkileri olan, insanların çeşitli etkinliklerini sınırlayan, önemli ekolojik sorunların yaşanmasına neden olan ve her an afete dönüşebilen bir klimatolojik-meteorolojik doğal tehlikedir. 

    Kuraklığın ana nedenleri, yaz sıcaklıklarının fazla oluşu, buna bağlı olarak şiddetli buharlaşma ile aşırı su kaybı, yağış rejimlerinin düzensiz oluşu, tarımın tamamen sulamaya dayalı oluşu, sulama sistemlerinin yetersiz oluşundan fazla miktarda su kaybı başta gelir.

    Orta Asya'daki Aral Gölü'nün kuruması tarih boyunca insan eliyle gerçekleştirilen en büyük doğal afetlerden birisi. Pamuk rekoltesini artırabilmek için Sovyetler Birliği döneminde yapılan plansız sulama projeleri, dünyanın en büyük dördüncü gölü olan Aral'ın yüzde 90'ını kurutup çöle çevirmişti.

Kuraklığın Çevresel Sonuçları

    Kuraklık, yavaş gelişen tehlikeli bir meteorolojik-klimatolojik olay olmasına karşılık, insanlara ve çevresine en fazla zarar veren, ekolojik sistemi tamamen bozan bir afettir. Kuraklığın verdiği zararlar aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

         Su kaynakları azalır, tarımsal üretim düşer.

         Sanayide gerileme olur.

         Kullanma suyu yetersizliğinden kaynaklanan kirlilik sonucu, salgın hastalıklarda artış olur.

         Enerji üretiminde azalma görülür.

         Doğal bitki örtüsü ve hayvan varlığı zarar görür.

         Doğal dengenin bozulmasına bağlı olarak büyük ekolojik sorunlar ortaya çıkar.

         Ulusal ve uluslararası boyutta ekonomik ve sosyal dengenin bozulmasına bağlı olarak sosyal sorunlar yaşanır.

         Uzun süren ve çok geniş alanlarda etkili olan büyük orman ve çalı yangınları görülür.

         Üretimdeki düşmeye bağlı olarak görülen kıtlık, yetersiz beslenme ve açlık sonucu hastalık ve ölüm olayları normal bir olay olarak ortaya çıkar.

         Kuraklığın uzun süre devam etmesi çölleşmeye doğru gidişin bir işaretidir.

Kuraklık ve Türkiye

    Türkiye için yaz kuraklığı normaldir. Ama kış kuraklığı tehlikelidir. Çünkü ülkemiz su ihtiyacının çok büyük bir bölümünü kış yağışlarından (yağmur, kar) karşılamaktadır. Yapılan çalışmalara göre Türkiye'de kuraklıktan en fazla etkilenecek yerler sırasıyla Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Akdeniz ve Ege Bölgesi'nin kıyı kesimleri, Orta Anadolu, Trakya ve Doğu Anadolu'nun çukur alanlarıdır.

Fırtınalar

    Fırtına meteorolojide, hızı 63 km/ saat veya daha fazla olan rüzgârla birlikte, şiddetli sağanak yağışları, şimşek ve yıldırım gibi elektriksel olayları özelliklere sahip tehlikeli bir atmosfer olayı olarak tanımlanmaktadır. Fırtınalar, şiddetli yağışlar ile deniz kabarmalarına bağlı olarak oluşan, sel ve taşkınlara, deniz kazalarına, ağaçların kökünden sökülmesine, binaların yıkılmasına, kum ve toz bulutlarına, hava, kara ve deniz trafiğinin aksamasına, yıldırım çarpmalarına, yıldırımdan kaynaklanan orman yangınlarına ve daha birçok istenmeyen doğal olayların yaşanmasına neden olmaktadır. Bunun için fırtınalar, en yaygın ve en yıkıcı doğal tehlikelerin başında gelmektedir. Nitekim Dünya'da görülen doğal afetlerin %85'i fırtınalar ve onları neden olduğu olaylarla ilgilidir.

Fırtınaların Zararları

    Fırtınaların zararları rüzgârın hızından sistem içindeki dikey hava hareketlerinden, şiddetli yağışlardan ve neden oldukları diğer doğal tehlikelerden (sel, taşkın, erozyon, yıldırım, deniz kabarması vb.) kaynaklanmaktadır.

Fırtınalar ve Türkiye

    Türkiye'de tropikal fırtınaların dışında, bazıları çok küçük boyutta da olsa, hemen her tür fırtına görülmektedir. Ancak bu fırtınaların çok büyük bir kısmı, başka bir yerde oluştuktan sonra belirli bir yol kat ederek geldiklerinden, küçük ve orta boyutta fırtınalar olup, kışın daha sık görülmektedir.

SONUÇ

   Yapılan bilimsel çalışmalar ve iklim model öngörüleri; gelecekte küresel iklim değişikliğine bağlı olarak ekstrem hava olayları (şiddetli fırtınalar, kuvvetli yağışlar ve hortum) gibi meteorolojik, bu olayların sebebiyet verdiği taşkınlar ve seller gibi hidrolojik, uzun süreli kuraklık olayları ve çölleşme süreçleri gibi klimatolojik kökenli doğal afetlerin şiddetinde, sıklığında ve etkinlik alanında önemli artışların olabileceğini göstermektedir.


Safiye UYAN

KULLANILAN KAYNAKLAR

YILDIZ, K. YILMAZ, M.  SİPAHİOĞLU, Ş. (2005), Çevre Bilimi, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Ankara.
ÖZEY, R. (2009) Çevre Sorunları, Aktif Yayınevi, İstanbul.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR ÇEVRE SORUNU OLARAK: KÜTLE HAREKETLERİ

EROZYON ve KONTROL YÖNTEMLERİ