ÇEVRE, EKOSİSTEM ve EKOLOJİ (ÇEVREBİLİM), EKOLOJİNİN KURALLARI
ÇEVRE
Çevre kelimesi, günlük hayatta sıkça kullandığımız ve kullanıldığı bağlama göre anlamı değişen bir kelimedir. Kavram olarak içeriği belirlenmeye çalışıldığında; kapsamı genişler ve bu nedenle sınırlarının çizilmesi güçtür.
Genel tanımı ile çevre, “insan etkinlikleri ve canlı varlıklar üzerinde hemen ya da uzunca bir süre içinde dolaylı ya da dolaysız bir etkide bulunabilecek fiziksel, kimyasal, biyolojik ve toplumsal etkenlerin belirli bir zamandaki toplamıdır” (Keleş & Hamamcı & Çoban, 2012). Bu genel tanımı özelleştirmek için şu ögelerin altı çizilebilir: a) İnsan ile birlikte tüm canlı varlıklar, b) Cansız varlıklar, c) Canlı varlıkların eylemlerini etkileyen ya da etkileyebilecek fiziksel, kimyasal, biyolojik ve toplumsal nitelikteki tüm etkenler.
Çevre Yasası’na göre ise çevre kelimesi, “canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşimde bulundukları biyolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamı içermektedir”. Yani kısaca çevre, dünya üzerinde yaşamını sürdüren canlıların hayatları boyunca ilişkilerini sürdürdüğü dış ortamdır.
Çevre sözcüğü “ortam, dolaylarında ve bulunulan yerin çerçevesi” gibi anlamlara karşılık olarak kullanılmıştır. 1970’li yıllar boyunca çevre sözcüğünün tanımı genişletilmiş ve “insan yaşamını koşullandıran, doğal ve yapay ögelerin tümü” anlamı yüklenmiştir. Bu nedenle günümüzde çevre çeşitleri oluşmuş, bu geniş ve genel kullanımı sağlayan kelime alanlara özelleştirilmiştir.
ÇEVRE ÇEŞİTLERİ
Çevre kavramının geniş ve sınırlarının belirlenmesinin güç olmasından dolayı çevreyi tanımlarken yalınlaştırma yapmak ya da vurgulanacak özelliğine göre sınıflandırmak gerekebilir. Buna göre çevreyi iki ana başlıkta incelemek mümkündür: 1. Nitelik Açısından Çevre ve 2. Mekan Açısından Çevre.
1. Nitelik Açısından Çevre 1.1.Fiziksel çevre ve 1.2.Toplumsal çevre olarak ayrılmaktadır.
1.1. Fiziksel Çevre: İnsanın içinde yaşadığı, varlığını, özelliğini ve niteliğini fiziksel olarak algıladığı ortama fiziksel çevre denir. Yerleşme çeşidi, beşeri ve doğal unsurlar farklılık gösterebilir. Fiziksel çevre oluşumları bakımından doğal ve yapay olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
1.1.1. Doğal Çevre: İnsanın oluşumuna katkıda bulunmadığı, hazır bulduğu çevredir. İnsan bu doğal çevrenin bir parçasıdır. İnsan, hayvan ve bitki toplulukları doğal çevrenin canlı ögeleridir. Canlıların yaşamını sürdürebilmeleri için gerekli olan etkenler de cansız ögeleri oluşturmaktadır. Doğal çevre, insanların oluşumlarına katkıda bulunmadığı çevredir.
1.1.2. Yapay Çevre: İnsanın bilgi ve kültür birikimine dayanarak, doğal çevresinde bulmuş olduğu yeraltı ve yerüstü zenginliklerini kullanarak oluşturduğu çevredir. Yerleşim yerleri ve yerleşim yerlerinde bulunan beşeri ögeler yapay çevreyi oluşturmaktadır. İnsanın bilgi ve kültür birikimine dayanarak oluşturduğu çevredir.
1.2. Toplumsal Çevre: Bir fiziksel çevre içinde bulunan insanların ekonomik, toplumsal, ve siyasal sistemleri gereği oluşturduğu ilişkilerin tümü toplumsal çevredir. Fiziksel çevre ve toplumsal çevre birbirini tamamlamaktadır. Çünkü çevre tanımı fiziksel ve toplumsal boyutları ile bir bütündür ve günlük yaşamda birbirlerinden ayırmak olanaksızdır. Fakat kavramın incelenmesinde kolaylık sağlaması için iki farklı açı ile de incelenmektedir.
2. Mekan Açısından Çevre 2.1.Yerleşme yerlerine göre çevre ve 2.2. Ölçeklere göre çevre olarak iki başlıkta incelenmektedir.
Çevre mekan boyutunda ele alındığında, coğrafi sınırlar ön plana çıkar ve yerelden küresele denk uzanan değişik mekan boyutları söz konusu olur (Keleş & Hamamcı, 1997). Mekan farklı etkenlerden dolayı farklı özellikler gösterebilmektedir. Çevreyi oluşturan değerler, sorunlar ve bunların incelenmesindeki çeşitliliklerden dolayı yerleşim yerlerine göre ve ölçeklere göre çevre diye sınıflandırılmıştır.
2.1. Yerleşme yerlerine göre çevre: Nüfusun, mekan özelliklerine göre yerleşmesi kırsal ve kentsel olmak üzere iki biçimde gerçekleşmiştir. Nitelik ve nicelik bakımından büyük farklılıklara sahip olan bu yerleşimler, çevre olarak da büyük farklılıklar taşımaktadır. Ekonomik faaliyetler ve nüfusun niceliği temel faktördür. Örneğin kırsal alandaki yerleşimlerdeki çevrede doğal ortama bağımlılık yüksektir. Temel ekonomik faaliyet genellikle tarımdır, dağınık ve düşük sayıda nüfus hakimdir. Kent yerleşmesinde ise ekonomik faaliyet genellikle sanayi ve hizmet sektöründedir. Nüfus daha niteliklidir ve sayı bakımından kırsala oranla fazladır. Kent yerleşmelerindeki çevrede, doğal unsurlara bağımlılık düşüktür.
2.2. Ölçeklere göre çevre: Mekan faktörünün etkisiyle çevreyi farklı mekan ölçeklerinde ele almak imkanı doğmaktadır. Bu açıdan yerel, bölgesel; yönetsel ve siyasal gibi sınıflandırmalar mümkündür. Çevrenin yerel ve bölgesel olarak değerlendirilmesinde doğal ve fiziksel boyut ana etkendir. Bu anlamda bölge, etkileşim içindeki çevresel ögelerin bütünüdür. Yeryüzünde kapladığı alan değişkenlik gösterebilir. Asıl olan çevrenin ele alındığı niteliktir. Ulusal boyut, bir ülkedeki değişik yerlerin çevresel değerlerinin ve özelliklerinin oluşturduğu ulusal çevre varlığını belirlemektedir. Uluslararası boyutta, çevreyi uluslararası topluluğun değerleri açısından ele almaktadır.
ÇEVRE KELİMESİNİN KAPSAMI
Çevre kavramının içeriği geniştir. Yerkürenin bütünü ve canlıların etkileşimi göz önüne alındığında çevre, tüm insanlığın ortak değeri olma niteliği taşımaktadır. Bu nedenle çevre kelimesinin kapsamı hangi boyutta incelenirse incelensin çevre kavramında “her boyutun bir diğeri ile sıkı bir ilişkisi” bulunmaktadır. Çünkü evrenin kapsadığı ve bazı farklılıkları olsa da aynı anlamda kullanıldığı kavramlar bulunmaktadır. Bunlar; Ekoloji (Canlı varlıkların ortamları ile ilişkisini inceleyen bilim dalı), Doğa (İnsan dışında oluşan, insan müdahalesi olmadan gelişen her şey), Yaşam kalitesi, Yaşam çerçevesi.
EKOSİSTEM
En genel tanımıyla Ekosistem; “canlı varlıkların, etrafını saran fiziksel çevre ile karşılıklı olarak etkileşime girdiği sistem”dir. Ekosistem canlı varlıkları birbirine ve bulundukları ortama bağlayan, göreli olarak türdeş ve örgütlenmiş karşılıklı ilişkilerin tümünü kapsamaktadır.
Ekosistem, kapladığı alan ne olursa olsun topografik bir birimdir. Ekosistemi hidrosfer, litosfer ve atmosfer arasındaki iletişim yaratmıştır. Enerji akışı besin sistemi ile gerçekleştiğinden, ekosistemde canlılar arası iletişim besin zinciri ile gerçekleşmektedir.
EKOSİSTEMİ OLUŞTURAN ÖGELER
Cansız varlıklar: Canlı varlıkları oluşturan cansız varlıkların ekosistemdeki yeri önemlidir. Bu varlıklar organik (su, mineraller, tuzlar, asitler, bazlar) ve inorganik (karbonhidratlar, lipitler, proteinler, enzimler, vitaminler, nükleit asitler) maddeler olarak ikiye ayrılmaktadır.
Primer üreticiler: Yeşil bitkiler, fotosentez ile canlılar dünyasının önemli bir alanını karşılamaktadırlar. Organik maddelerin üretilmesini sağlamaktadırlar. Bu bitkiler inorganik maddelerin organik maddelere dönüşmesini sağlamaktadır.
Tüketiciler: Bitkisel ve hayvansal maddeleri yiyip, madde döngüsünün enerjiyi kullanan basamağıdır. Hayvanlar tüketici basamağının önemli bir miktarını karşılamaktadırlar.
Ayrıştırıcılar: Organik maddeyi, bitkilerin kullandığı inorganik madde haline getirmektedirler. Bazı mantarlar ve bakteriler bu gruba örnek verilebilir.
EKOSİSTEMLERİN ÖZELLİKLERİ
Ekosistemler dinamik bir yapıya sahiptir.
Ekosistemlerde homeostasi (dengeleşim) özelliği vardır.
Ekosistemlerin sınırları sabit ve kesin değildir.
Ekosistemler arasında karşılıklı ilişki vardır.
Ekosistemler zamanla değişime uğrarlar.
EKOLOJİ (ÇEVREBİLİM)
Ekoloji sözcüğü ilk olarak 1866 yılında bir biyolog tarafından “canlı varlıkların yaşam ortamlarıyla olan ilişkilerini inceleyen bir disiplin”i tanımlamak için kullanılmıştır. Ekoloji sözcüğü Yunanca ev, yurt, yaşanılan yer anlamında kullanılan ‘oikos’ bilim ya da söz olarak kullanılan ‘logia’ kelimelerinin birleşmesinden türetilmiştir. Ekoloji, en yalın tanımı ile “canlı organizmaların fiziksel çevresiyle ilişkisini inceleyen bilim dalı”dır.
Ekoloji teriminin Türkçe olmamasından dolayı 1948 yılında karşılık olarak ‘ortaybilim’ terimi ortaya sunulmuştur. Kaynaklarda yaygın olarak kullanılmayan bu terimin yanında ‘çevrebilim’ kavramı da ortaya çıkmıştır. Günümüzde Türkçe karşılığı olarak çevrebilim kelimesi kullanılsa da ekoloji kelimesi de benimsendiği için ikisi de yaygın olarak kullanılmaktadır (Sevgi, 2015).
Darwin’in ‘yaşam savaşının koşulları’ olarak adlandırdığı her türlü karmaşık ilişkilerin tümü, bir başka deyişle, hayvanların ya da bitkilerin diğer canlıların da bulunduğu organik ve inorganik ortamla sürdürdüğü dostça ya da düşmanca ilişkilerin hepsi ekolojinin nesnesi olmuştur (Keleş & Hamamcı & Çoban, 2012).
Ekoloji kelimesinin değişik yönlerinin vurgulanmasından dolayı farklı bağlamlarda kullanılmıştır. Bunlar; Doğa olarak ekoloji, Bilim olarak ekoloji, Düşünce olarak ekoloji, Hareket olarak ekoloji. Coğrafyacıların ve coğrafya öğretmenlerinin Çevre Eğitimi ve Sorunları kapsamında kullanılan “ekoloji, canlı organizmaların çevreleriyle olan ilişkilerinin incelenmesi, çevre düzenlerinin incelenmesi ve varoluşun çevre koşullarının incelenmesi”dir.
Doğanın nasıl işlediğini anlamak çok önemlidir. Ekoloji ‘yaşam ağı’nı kopmadan koruyabilmek için neler yapıp yapmayacağımızı belirleyebilir ve toplumu radikal bir biçimde eleştirmek için kullanılabilir (Croall & Rankin, 1996). Ekoloji bilmek ve ekolojik hareket etmek insanın elindedir. Dünyayı yaşanılabilir ve sürdürülebilir şekilde düzenleyebilmek insanın gücüdür ve ekolojinin nasıl kullanıldığı önemlidir.
EKOLOJİNİN KURALLARI
Her şey diğer her şeyle bağlantılıdır ve tümü dinamik özellikte olan bir ekolojik ağ oluşturur.
Ekolojik ağda oluşan küçük bir bozulma, uzak bir noktada ve ileri bir dönemdeki çok büyük etkilerle kendini gösterebilir.
Doğal bir komünitenin değişimini yaratan koşullar tüm ekosistemdeki enerji ve madde akışını etkileyebilir.
Doğadaki her şey, her varlık değişimlere açıktır.
Doğa en iyisini bilir. İnsan eliyle yapılan her türlü müdahale doğa için eninde sonunda yıkıcı olabilir. Çünkü doğada karşılıksız, etkisiz bir değişim yoktur.
Her kazanımın bir bedeli vardır ve ödenmesinden kaçınılmaz, ancak bedeliyle geciktirilebilir.
Ekosistem yönetiminin başarısı, ekosistemdeki tüm toplulukların birbiriyle ve çevre koşulları ile olan ilişkilerine bağlıdır.
EKOLOJİNİN İLKELERİ
Doğanın bütünlüğü ilkesi: Ekolojik olaylarda neden-sonuç ilişkilerinin doğru ve net olarak ortaya konulabilmesi için, ekolojik olayların meydana geldiği sistemdeki tüm faktörlerin ve süreçlerin bir bütün olarak düşünülüp değerlendirilmesidir.
Doğanın sınırlılığı ilkesi: Yaşadığımız bölgenin, yerin, mekanın bir sınırı vardır. Yerkürenin de bir sınırı bulunmaktadır.
Doğanın özdenetimi ilkesi: Artan canlının nüfusu, sistemin sınırlarını zorlamaya başlayınca, bazı etkenler devreye girmesi ve nüfusun aşağıya çekilmesidir.
Doğanın çeşitliliği ilkesi: Doğada 25 milyon çeşit canlının bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu türler de kendi alt türlere sahiptir. Farklı genotiplerin bulunmasını sağlayan bu çeşitlilik, ilerideki yıllar için yatırım gibi düşünülebilmektedir.
Doğada hiçbir şey yok olmaz ilkesi: Bu ilkenin temeli birinci termodinamik kanunudur (ortamda var olan madde ve enerji bir şekilden ötekine dönüşebilir, ancak yok olmaz).
Bedelsiz yarar olmaz ilkesi: Bu ilkenin temeli ikinci termodinamik kanunudur (Her enerji dönüşümünde enerjinin bir kısmı işe yaramayacak kadar dağınık bir şekle girer).
Doğanın geri tepmesi ilkesi: Fizikte geçerli olan etki-tepki kuralı ekoloji için de geçerlidir.
En uygun çözümü doğa bulmuştur ilkesi: Doğada bulunan her canlı, milyonlarca yıllık bir süreç içinde geçirdiği sayısız uyarlamalarla mevcut koşullara (iklim, toprak yeryüzü şekli, diğer canlılarla ilişkiler) en uygun şeklini almıştır.
Kültürel evrim ve geleneksel ekolojiye saygı ilkesi: İnsanların nesiller boyunca kendi deneyimleri ile geliştirdikleri uyumlar vardır. Bunlar ekolojik gelenekleşmiş uyumlar olup, biyolojik evrimle değil kültürel evrimle ortaya çıkmıştır.
Eslem Nur AÇI
KULLANILAN KAYNAKLAR
Keleş, R. & Hamamcı, C. & Çoban, A. (2012), ‘Çevre Politikası’, İmge Kitabevi, Baskı:7, s.s.45-86, Ankara.
Keleş, R. & Hamamcı, C. (1997), ‘Çevrebilim’, İmge Kitabevi, Baskı:2 s.s.21- 35, Ankara.
Croall, S. & Rankin, W. (1996), ‘Çizgilerle Ekoloji’, Milliyet Yayınları, s.s.1-130, İstanbul.
Özdemir, E. & Tofur, S. & Koç, R. (2019), ‘Çevre Eğitimi Öğretim Materyali’, MEB, Baskı:3, s.s.8-22, Ankara.
Sevgi, O. (2015), ‘Ecology Teriminin Türkçe Karşılıkları Üzerine Bir Değerlendirme’, Avrasya Terim Dergisi, Sayı:3, s.s.27-46, İstanbul.
Yorumlar
Yorum Gönder